İSTANBUL'DAKİ TARİHİ SU SARNIÇLARI

     İstanbul'daki Gizemli ve Büyüleyici 5 Sarnıç

1-Şerefiye(Theodosius) Sarnıçı

Fatihte bulunan ve İstanbul'un en eski su sarnıçı olan Şerefiye Sarnıcı,Bizans İmparatoru II.Theodosius tarafından İstanbul'un su ihtiyacını karşılamak için yaptırılmıştır.Eskiden üzerinde bir konak olan sarnıç 2010 yılında üzerindeki konağın yıkılmasıyla ortaya çıkmıştır.Yapımı 15 yıl süren sarnıçın içerisinde ,9 metre yüksekliğinde 32 adet mermer sütun bulunmaktadır.Sarnıçın içindeki suyun bozulmaması ve fazla suyun tahliye edilmesi için 16 adet pencere açıklığı konulmuştur.Ziyaretçiler için Şerefiye Sarnıçının tarihini izleyicilere daha iyi aktarmak için Mapping Gösterimi yapılmaktadır. 

2-Yerebatan Sarnıçı

İstanbul'un en ünlü ve en büyük sarnıçı olan Yerebatan Sarnıcı,uzun süren restorasyonun ardından tekrar ziyarete açıldı.6. yüzyılda Bizans İmparatoru I.Justinianus tarafından yaptırılan sarnıc,1000 metrekare alan üzerinde,14 metre uzunluğa ve 70 metre genişliğe sahip dikdörtgen biçimli muazzam bir yapı.Sultanahme'te bulunan sarnıc sütunları ile dikkat çekmektedir.Özellikle Medusa başı motifleri ise sarnıcın en dikkat çeken bölümüdür.

3-Zeyrek Sarnıçı

Pantokrator Manastırı'nın su ihtiyacını karşılamak için yapılan  Zeyrek Sarnıçı Bizans İmparatoru II.İoannes tarafından yaptrılmıştır.Fatih'de bulunan sarnıç kısmen toprak üzerinde olmasıyla diğer sarnıçlardan ayrılmaktadır.İç genişliği 19 metre uzunluğu ise 50 metre olan sarnıçın güney kısmı ise yıkık haldedir.18. yüzyıla kadar kullanılan sarnıç,günümüzde restorasyon çalışmaları tamamlanarak müze olarak kullanılmaktadır.

4-Binbirdirek Sarnıçı

Fatih'de bulunan Binbirdirek Sarnıçı İstanbul'un en büyük ikinci sarnıçıdır.Bizans İmparatoru I.Kostantin tarafından Bizans sarayının su ihtiyacını sağlamak amacıyla kurulan sarnıç 4. yüzyılda yapılmıştır.Yaklaşık 3640 metrekarelik bir alana kurulu olan sarnıç 14 metre derinliğe sahiptir.224 adet mermer sütun bulunan alanda sütunların çoğu,İyonik ve Korint başlıklı olmalarıyla estetik bir görünüm sunmaktadır.

5-Nuriosmaniye Sarnıçı

Osmanlı döneminde Fatih'de Nuriosmaniye Cami'nin altına yaptırılan sarnıç,Nuriosmaniye Cami'nin ve külliyesinin su ihtiyacını karşılamak için yaptırılmıştır.18. yüzyılda yaptırılan sarnıç Bizans sarnıçlarına göre daha küçüktür.30 metre uzunluğunda ve 12 metre genişliğinde olan sarnıç Osmanlı mimarisi le dikkat çekmektedir.

MONT SAİNT MİCHEL,FRANSA

      Mont Saint Michel'de Gezilecek Yerler

                       1-Mont Saint Michel Manastırı

Adaya ismini veren ve manastır mimarisi alanında şaheser kabul edilen Mont Saint Michel Manastırı, Mont Saint Michel'in en dikkat çeken yapısı.Hristiyanlık için önemli ibadet alanlarındanve hac merkezlerinden  olan manastır,Orta Çağ sanatının en güzel örneklerinden.8. ve 16. yüzyılları arasında inşa edilen manastır,155 metre yükseklikteki büyüleyici Gotik kulelere sahip.Burada,200 metre yüksekliği aşıp,350 basamaklı merdivenleri geçtikten sonra en alt katta sizi bahçeler ve hacılar için yapılmış bir yatakhane karşılıyor.Orta katta  büyük sütun mezarları ve son olarak ikinci katta manastırın en görkemli yeri olan kilise orta çağ mimarisi ve gotik ruhuyla muhteşem bir atmosfer sunuyor.

             2-Mont Saint Michel Kalesi ve Surları

Kartpostallık görüntüsünün ardında,tarihi özelliklerinin yanında Mont Saint Michel aynı zamanda savunmasıyla öne çıkan bir kale.İstilalara karşı yapılan bu  surlar,13 ve 16. yüzyılda adayı istilalara karşı korumuş.Yayan olarak gezinebileceğiniz  kalenin dikkat çeken diğer bir noktası muhteşem surları.Adanın kenarlarını çevreleyen benzersiz surlarda,işgalcilere karşı savaşılan siperleri gezerken adanın eşsiz manzarasını da ziyaretçilerine sunuyor.Ayrıca Burada bulunan  Kuzey Kulesinde  manzaranın tadını çıkarmak ve Mont Körfezine girip çıkan gelgitleri izlemek için uygun bir yer.

  

                       3-Grand Ru Caddesi

Mont Saint Michel'in geçmişi vurgulayan Gran Ru,15 ve 16. yüzyıldan kalma sıkışık sokakları ve eski Fransız evleri ile Gotik bir ruha sahip.Şu anda hediyelik eşya dükkanları,oteller,barlar ve restoranlar yoğunlukta olsa da ada Orta Çağ ruhunu korumaya devam ediyor.Burada kiliseler,hapishaneler gibi eski ve önemli yapılar var.Ayrıca Saint Michel'in  zenginliğini yansıtan Tarih Müzesi,Deniz ve Arkeoloji Müzesine ev sahipliği yapıyor.

                                  4-Anne Poulard Hanı

Le Mere Poulard tarafından kurulan han,geçmişten günümüze lezzetli yemek yemek isteyenlerin uğrak noktalarından.Anne Poulard'ın 20 yaşındayken kurduğu han,geçmişte hacıları ve Poulard'ın lezzetli yemeklerini merak edenleri ağırlamış.Günümüzde ise yenilenen han,geleneksel ambiyansını ve geçmişini koruyarak restoran halini almış.Anne Poulard'ın yemeklerini sunan restoranın en ünlü yemeği ise tarifi gizli tutulan omlet.

FRANSA'NIN BÜYÜLEYİCİ ADASI"SAİNT MİCHEL "

 

Orta Çağ Mirası"Mont Saint Michel"

Fransa'nın batısında Normandiya kıyılarında kurulmuş eşsiz bir ada "Mont Saint Michel".Bir adadan daha fazlası olan yapı,doğayla insanlığın el ele vererek oluşturduğu dünyanın en etkileyici yapılarından biri.Orta Çağ atmosferini günümüzde de yaşatmayı başaran Mont Saint Michel hem tarih meraklılarının  hem de doğa tutkunlarının uğrak noktalarından biri.

1000 yıllık geçmişi olan,stratejik surlara ve ismini aldığı ünlü bir manastıra sahip olan Mont Saint Michel, kurulu olduğu kayalık alanın belli zamanlarda gelgit yüzünden su altında kalmasıyla adaya dönüşüyor.Metcezirin  dünyada Kanada'dan sonra en net görülebildiği yer olan Saint Michal,Fransa'da en çok ziyaret edilen noktalarından biri.

Antik Çağlara dayanan geçmişiyle Mont Saint Michel,1979 bu yana UNESCO Dünya Mirası Listesinde yer alıyor.709 yılında küçük bir kilise olarak inşa edilen yapı,12-13. etkili bir manastır daha sonra ise Batı'daki Hristiyan dünyasının en önemli ibadet yeri haline gelmiş.

Orta Çağ atmosferini yaşatan ada,manastır tarzı mimaride şaheser olarak anılıyor.Dini olarak önemli bir konumda olan Saint Michel bundan daha fazlasını temsil ediyor.

Kale ve manastır olan yapı aynı zamanda insanların içinde yaşadığı bir köy.Saint Michel daracık sokakları ve eski tip Fransız evleriyle aynı zamanda  gotik bir havada estiriyor.

İlginç  bir not: Yunan Filozoflardan Aristoteles'in eserleri ilk kez Mont Saint Michel'de Yunnacadan Latinceye çevrilmiştir.Bu tercümeden sonra Aristoteles'in düşünce ve fikirlerinin Batı'da yaygınlaştığı söyleniyor.

 

İSTANBUL'DAKİ EDEBİYAT MÜZELERİ

  İstanbul'da Edebiyatseverlerin  Görmesi Gereken 7 Müze

         Ahmet Hamdi Tanpınar Edebiyat Müze Kütüphanesi

Türk edebiyatının ünlü yazarlarından olan Ahmet Hamdi Tanpınar'dan adını alan edebiyat müzesi,Gülhane Parkının içerisinde yer almaktadır.Müzede yazarın kalem,daktilo,saat,pipo ve kitap gibi eşyaları sergilenmektedir.Müzede ayrıca  9000'e aşkın kitap ve edebiyat dergilerini bünyesinde barındırmaktadır.

                                  Karikatür ve Mizah Müzesi

Tepebaşı'nda Karikatürcüler Derneğinin girişimiyle kurulan Karikatür ve Mizah Müzesi,zengin mizah ve karikatür arşivinin yanında uluslarası sergilere ev sahipliği yapıyor.

                                                Aşiyan Müzesi

Tevfik Fikret'in kendi çizdiği plana göre inşa edilen ve  Boğazın en güzel manzaralarından birine sahip olan evde,yazarın kendi yaptığı yağlı boyalar ve eserlerini kaleme alırken kullandığı yazı takımı sergileniyor.

                                            Masumiyet Müzesi

Orhan Pamuk'un Masumiyet Müzesi adlı romanından yola çıkarak oluşturulan müze,roman kahramanının giydiği elbiseler,kullandığı eşyalar ve romanda anlatılan objeler yer alıyor.

                                               Orhan Kemal Müzesi

Beyoğlu'nda bulunan ve Orhan Kemal'in anılarını yaşatmak için kurulan müzede yazarın fotoğraflarına,kitaplarının orijinal baskılarına,mektuplarına  ve özel eşyalarına yer verilmiş.

                                  Kemal Tahir Müzesi

Kemal Tahir'in eşi tarafından kurulmuştur.Kemal Tahir'in Kadıköy'deki evi müze şekline getirilmiştir.İçersinde yazara ait belgeler,imzalı hitaplar ve yazarın daktilosu bulunmaktadır.

                          Yahya Kemal Beyatlı Müzesi

Beyazıt'ta bulunan Müze,şairin ölümünden sonra 1958 yılında kurulmuştur.Müzede,şairin kişisel eşyaları,yakınlarının yazdığı mektuplar,kitaplaştırılamamış şiirleri ve araştırmacıların  Yahya Kemal Beyatlı hakkında yaptığı araştırmalar yer almaktadır.

TÜRKİYE'NİN İLK "KELİME MÜZESİ"-ANKARA

 Türkçenin Zenginliğini Yansıtan Müze"Kelime Müzesi"

Yazar Şermin Yaşar tarafından 2022 yılında kurulan Kelime Müzesi,başta gençler ve çocuklar olmak üzere ziyaretçilerine Türkçe dilinin zenginliğini,Türkçe kelime,atasözü ve deyimlerin anlamlarını  ilgi çekici bir şekilde göstererek  öğretmeyi hedefliyor. 

Ankara'nın   Altındağ ilçesi Kale bölgesinde bulunan ve Anadolu Medeniyetleri Müzesi'nin tam karşısında yer alan  Türkiye'nin ilk Kelime Müzesi,Türkçenin zenginliğini görsel tasarımlarla,ilgi çekici sergilerle birlikte ziyaretçilerine sunuyor.

                               Kelime Müzesi Geçmişi ve Bölümleri

Müzenin bulunduğu 4 katlı yapı,daha önceki yıllarda zahire ve tiftik ambarı olarak kullanıılmış.Yapılan 5 aylık restorasyon ardından bina müze haline getirilmiş.

Müzenin en alt katında kökler,giriş katında kelimeler ve en üst katta ise cümlelerle ilgili sergi alanları yer alıyor.Çocuklara kelimelerin anlamlarını öğretmek için kelime duvarı oluşturulmış.Duvarda her harf için ayrı bir bölme bulunuyor.

Müzede İranlı bir sanatçının Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün fotoğraflarından yaptığı üç boyutlu dijital heykeli bulunuyor.Müze sizi girişinizden itibaren"Hoş Geldiniz" "Ne İyi Ettinizde Geldiniz" "Sefalar Getirdiniz" gibi tatlı sözler ile karşılarken"Hoşçakalın" "Yine Bekleriz " gibi kelimelerle uğurluyor.

Müzede ayrıca pek çok sanatçıya ait resim,seramik ve estalasyon gibi eserlerinin sergilendiği alanlarda bulunuyor.

Müzenin kurucusu Şermin Yaşar,Türkçenin zenginliğini anlatmak ve dile vefa borcunu ödemek amacıyla yola çıktıkları Kelime Müzesinde,Türkçeyi  somut bir şekilde ziyaretçilerine sunmayı hedefliyor.

ŞAM EMEVİ CAMİ-SURİYE

                  Özgür Suriye'nin Tarihi Simge Yapısı"Emevi Cami"

Özgür Suriye'nin tarihi camisi"Emevi Cami".Şam'ın simge yapılarından olan Emevi Cami bir ibadet noktası olmaktan çok daha fazlasını temsil ediyor.Suriye'nin Kalbi olarak nitelendirilen yapı,cami olmanın yanında tarihin,sanatın,mimarinin ve artık özgürlüğün simgesi olarak karşımıza çıkıyor.İslami mimarinin en eski ve en güzel örneklerinden olan Emevi Camine ya da  bilinen diğer adıyla Şam Ulu Camine  daha yakından bakalım.

Emevi Caminin Geçmişine Yolculuk

Suriye'nin Şam şehrinde Emeviler tarafından yapılan Emevi Cami,Baas rejiminin çökmesiyle birlikte  halkın camiye akın etmesiyle tekrar gündeme geldi.Merakları tekrar üzerine çeken yapının geçmişine baktığımızda;Caminin bulunduğu yerin geçmişi 1. yüzyıla Roma dönemine  kadar uzanıyor.Burada  ilk  olarak Roma döneminde  Jüpitere adanmış bir pagan tapınağı inşa edilmiş,sonra  yapı Bizans Dönemimde kiliseye çevrilerek Aziz Yahya Kilisesi adını almıştır.Daha sonra Şam'ın müslümanlar tarafından feth edilmesiyle camiye dönüştürülmüştür.

Mevcut Caminin ihtiyacı karşılamamasından dolayı Emevi Halifesi I.Velid tarafından bugünkü caminin inşasına başlanmıştır.

Dünyadaki en büyük ve en eski camilerden olan Emevi Cami'nin yapımına yaklaşık 1 milyon Dinar harcanmış ve inşasında  12 bin işçi çalışmıştır.

Emevi Cami'nin Mimari Özellikleri

Hipostil planlı camiler arasında yer alan cami,İslam mimarisinden farklı olarak dikdörtgen şekilde inşa edillmiştir.136 metre genişliğe ve 37 metre ene sahip cami,geniş bir avlu,etkileyici sütunlar ve 3 minareye sahiptir.

Caminin süslemelerinde Suriye'nin her tarafında bulunan antik yapı kalıntılarından ve İran,Hindistan ve Mağrip gibi ülkelerin ustalarımdan yaralanılmış. İslam mimarisinin teknikleri ve süsleme sanatının bolca kullanıldığı cami özellikle mozaikleri ile öne çıkıyor.

 Bu mozaikler arasında 'Altın Mozaikler'olarak bilinen mozaikler ,Şam'ın eski halini ve Cennet tasvirlerini yansıtıyor.

Camide dikkat çeken  yerlerden biri de"Hz.Yahya Türbesi".HZ.Yahya peygambere ait olduğu düşünülen türbe Müslümanlar ve Hristiyanlar için önem taşıyor.

Geçmişte birçok yangın geçirip,onarılan Emevi Cami,tarihi,mimarisi içinde barındırdığı din ve medeniyet izleriyle gelenleri benzersiz bir atmosfer sunuyor

İSTANBUL'UN PASAJLARI

                İstanbul'daki İlgi Çekici Tarihi Pasajları

                                      Suriye Pasajı

İstiklal Caddesinde bulunan ve  tarihi yapısıyla dikkat çeken Suriye Pasajı, geçmişte ilgi gören alışveriş noktalarından biriyken günümüzde sanatsal etkinlikleri ve atölyeleri ile öne çıkıyor.

                                        Çiçek Pasajı

 Beyoğlu'nda bulunan  Çiçek Pasajı adını bir zamanlar üst katlarını süsleyen çiçekçilerden almıştır.Taksim'in en renkli mekanlarından olan pasaj günümüzde lezzetli yemekler sunan restoranları ile biliniyor.

                                   Hazzapolu Pasajı

İstiklal Caddesinde bulunan Hazzapolu Pasajı, edebiyat ve sanatla anılan bir pasajdır.Atalyöler,sanat atölyeleri ve kitapçılarla renklenen pasaj kültür ve sanat meraklılarının ortak buluşma noktasıdır.

                                     Markiz Pasajı

 Taksimde bulunan tarihi bina,birçok ünlü Türk filminin çekildiği Markiz Pastanesi'ni de  bünyesinde bulunduruyor.Günümüzde insanların uğrak noktası olan ve hediyelik eşya dükkanları ile ilgi çeken bir mekan halini aldı.

                                       Atlas Pasajı

Beyoğlu'nda bulunan pasajlar arasında en çok bilinen pasajlardan olan Atlas Pasajı,Atlas Sineması ile tanınmaktadır.Sinema dışında çeşitli sanatsal etkinliklere ev sahipliği yapan pasaj ayrıca mağazalarıyla ünlüdür.

                                       Halep Pasajı

Beyoğlu'ndaki en eski pasajlardan olan Halep Pasajı,sineması ve tiyatrosuyla sanatseverlerin uğrak noktalarındandır.

                    Avrupa Pasajı(Aynalı Pasaj)

19. yüzyılda inşa edilen ve özgün bir mimariye sahip olan  Avrupa Pasajı,aynalı dekorasyonundan dolayı"Aynalı Pasaj" olarak anılmıştır.Özellikle Avrupalı turistlerin uğrak noktalarından olan pasajda,antikalar ve el yapımı süs eşyaları satan dükkanları ile dikkat çekmektedir.