KÜMBET CAMİİ-KARS

               Bagratlı Hanedanlığı Eseri"Kümbet Cami"

Çok kültürlü yapısıyla dinleri ve kültürleri bünyesinde barındıran Kars'ın sembol yapılarında biri "Kümbet Cami".Kars'ın en eski ve tarihi yapılarından olan,Doğu'nun Ayasofyası olarak anılan ve sırasıyla kilise,müze ve cami olarak kullanılan Bagratlı Hanedanlığı'nın bizlere miras bıraktığı bu muazzam yapıya yakından bakalım.

Kümbet Cami ve 10. Yüzyıla Kadar Uzanan Tarihi

Kars merkezde,şehrin kültürel ve dini mirasının izlerini taşıyan Kümbet Cami,Kars ve çevresinde hüküm süren Bagrat Krallığı tarafından Kral Abas tarafından 10. yüzyılda Ermani-Gürcü kilisesi olarak Havariler Kilisesi adıyla  yaptırılmıştır.Kral Abas tarafından 12 Havari'yi anmak için yaptırılan yapı,Hristiyan toplumu için büyük önem taşımaktadır.11 yüzyılda Selçukluların bölgeyi ele geçirmesiyle camiye dönüştürülen yapı Kümbet Cami adını almıştır,yapıyı diğer camilerden ayıran ise minaresinin olmamasıdır.Daha sonra yapı 1964 yılında Kars ve çevresinde yapılan kazılarda elde edilen eserlerin sergilendiği müze olarak 1981'e kadar görev yaptı.Bölge halkınında isteğiyle şuan cami olarak kullanılmaktadır.

                                             

Kümbet Cami ve Mimari Özellikleri

 Mimari yapısı ile Doğu'nun Ayasofyası olarak anılan Kümbet Cami tipik bir Ermeni kilisesi mimarisine sahiptir.Dört yapraklı yonca planı ile inşa edilen yapı,sekizgen bir kubbe ile taçlandırılmıştır. Kubbenin dışı bölgeye özgü bazalt taş kullanılarak ince taş işçiliği kullanılarak süslenmiştir.Kesme taştan yapılan duvarların yanında  iç mekanda basit bir mimari tercih edilmiştir.Ana giriş kapısının yanında,kuzey ve güney taraflarında 2 adet kapı daha bulunmaktadır.Kiliseye özgü unsurlar camiye dönüştürüldüğü dönemde büyük ölçüde korunmuştur.Yapı camiye dönüştüğünde ise mihrap ve minber eklenmiştir.

Kars'ın çok kültürlü yapısında oluşan bu yapı günümüzde Kars'ın en önemli ziyaret noktalarından biri olarak önemini korumaktadır.

DÜNYADA AZ BİLİNEN ÜLKELER SERİSİ"SAİNT LUCİA"

 Karayipler'in Şirin Ülkesi"Saint Lucia"

Karayipler'in bilinen muhteşem güzelliklerinin  yanında saklı kalmış bir cennet"Saint Lucia".Kuzey Amerika'da  Karayip Denizi ile Atlas Okyanusu arasında yer alan ,zengin deniz altı yaşamı,tropikal yağmur ormanlarıyla kaplı alanları,plajları ve kartpostallık görüntüleriyle görenleri kendine hayran bırakan bu ada ülkesine  yakından bakalım.

                             Bir Kadının Adını Taşıyan İlk Ülke

Kuzey Amerika'da yer alan ve volkanik kökene sahip  Saint Lucia'nın başkenti Castriestir.Yaklaşık olarak 190 bin nüfusa sahip ülkenin yüz ölçümü 620 km2'dir.Resmi dili İngilizcedir.Ülkenin en eski sakinlerinin Güney Amerika'dan geldiği inanılan Arawaklardır.Daha sonra sırasıyla İngilizler ve Fransızlar adaya yerleşme teşebbüsünde bulunmuşlardır.1979 yılımda bağımsızlığını kazanan  ülkenin adı Hristiyan bir şehit olan Saint Lucy'den gelmektedir.Dini değerlerine ve kültürüne bağlı olan Saint Luca'nın ilginç bir kaç özelliği bulunmaktadır;

• Ülkede yerel olarak Jacquot olarak da bilinen nadir ve büyüleyici Saint Lucia papağanına ev sahipliği yapmaktadır.Bu kuş türü sadece burada bulunmaktadır.

• Zengin su altı yaşamına sahip ülke 7 çeşit yunus balığına ev sahipliği yapmaktadır.
• Zengin şeker kamışı ve asırlık rom yapma geleneği ile Saint Lucia  dünya çapında tanınan romlara sahiptir.

                                       Saint Lucia'da Gezilecek Yerler

                                          1.Pitons

Pitonlar,2004 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesinde olan Gros Piton(771metre) ve Petit Piton(743) isimli 2 volkanik tepeden oluşur.Göz kamaştırıcı manzaralarıyla tepeler,fotoğraf meraklıları ve doğaseverler için güzel görüntüler oluşturmaktadır.

                                    2.Marigot Bay

Marigot Körfezi,tertemiz plajları,doğal güzellikleri ve muazzam manzarasıyla insanların uğrak duraklarındandır.

                                   3.Soufriere

Tarihi yapı ve mükemmel mimarisinin yanında dünyaca tanınmış deniz mahsulleriyle Soufrie,ülkenin tatlı ve şirin balık kasabasıdır.

                                  4.Mamuki Bahçeleri

St.Lucia'nın dogu kıyısında yer alan Mamuki Bahçelerinde 300 farklı bitki türü bulunmaktadır.

                               5.Güvercin Adası Milli Parkı

Ülkenin kuzeybatısında Piegeon Adasında bulunan Güvercin Adası Milli Parkı Saint Lucia'nın en önemli parklarından biridir.Birçok tarihi ve doğal güzelliğin bulunduğu adanın manzarası da adeta kartpostallıktır.Ayrıca burada birçok hayvan ve bitki türü bulunmaktadır.

                                  6.Reduit Plajı

Güvercin Adası Milli Parkın yakın bir konumda olan Reduit Plajı ülkenin en ünlü plajıdır.Plaj,rüzgar sörfü yapmak için oldukça uygundur.Sakin bir ortam sunan plajda deniz,kum ve güneşin tadını çıkarabilirsiniz.

                                       7.Castries

Saint Lucia'nın başkenti olan ve ülkenin en büyük şehri olan Castries'in nüfusu yaklaşık 61 bindir.Tarihi birçok yapıyı bünyesinde bulunduran şahir ayrıca önemli bir eğlence merkezidir.Immaculate Conception Kilisesi,Eudovic'in Sanat Stüdyosu,Merkez Kütüphanesi,Rodney Körfezi gibi birçok yapı ve alanı gezebilirsiniz.

FIRAT NEHRİNİN KADİM DOSTU"RUMKALE"

Doğayla Mimarinin Birleştiği Yer "Rumkale"

 

Doğayla mimarinin iç içe geçtiği,Fırat Nehri ve Merzimen Çayının birleştiği yarımadanın ucunda bulunan kartpostallık bir kale"Rumkale".Yüksek kayalarla örtülü bir tepede konumlanmış,tarihi Antik çağlara kadar giden Rumkale'nin tarihine ve muazzam yapısına yakından bakalım.

Rumkale'nin Antik Çağlara Kadar Giden Tarihi

Rumkale,Fırat Nehri ve Merzimen Çayı'nın birleştiği noktada yüksek kayalarla örtülü bir tepe üzerine konumlanmıştır.Şitamrat,Kal-a Roamayte,Hromklay,Kat at el Rum,Kat at el Müslimin ve Kale-i Zerrin(Altın Kale) gibi birçok isimle anılmaktadır.Günümüze kadar ayakta kalmayı başarabilmiş ve birçok medeniyete ev sahipliği yapmış kalenin geçmişi Antik Döneme kadar dayanıyor.Rumkale'deki mimari kalıntılar Geç Roma ve Orta Çağ karakteri taşımaktadır.

120 metre genişliğinde ve 200 metrekare alanı kaplayan,ve doğayla iç içe geçen Rumkale,iki bedenden oluşmaktadır.Birinci beden  kalenin doğu,kuzey ve batıda, doğal kayalığın dik olarak yontulmasıyla bir doğal sur oluşturularak yapılmıştır.İkinci beden ise bu doğal surun üstüne sert kalker taşlarla sur duvarı olarak inşa edilmiştir.Kuzey ve doğu surlarında dikdörtgen planlı 7 burç,kuzeyde ise çok sayıda mazgal pencere mevcuttur.

Kalede bugün görülebilen yapılar arasında Aziz Nerses Kilisesi ,Barşavma Manastırı,çok sayıda yapı kalıntısı,su sarnıçları,hendek ve kuyu yer almaktadır.Hristiyanlar için ayrı bir öneme sahip olan Rumkale,Roma döneminde Hz. İsa'nın havarilerinden olan Yohannesin buraya gelip yerleştiği ve İncil'in bir kopyasını burada bulunan mağaralardan birine sakladığı rivayet edilmektedir.

 

Geçmişten günümüze birçok medeniyete ev sahipliği yapan ve tüm görkemiyle ayakta duran Rumkale, günümüzde 3 tarafı baraj gölü ile çevrilmiş ve yarımada görünümünü almıştır.

DÜNYADAKİ EN GÜZEL GÖLLER ve NEHİRLER.

           İlginç,Eşsiz ve Doğa Harikası Göller Ve Nehirler

                    1-  Mellisani Gölü,Yunanistan

2-Sorvagsvant Gölü,Faroe Adaları

3-Loktak Gölü,Hindistan

                            4-Benekli Göl,Kanada

     

5- Hiller Gölü,Avusturalya

                              6- Karagöl(Artvin),Türkiye

                      7- Gökkuşağı Nehri,Kolombiya

                  8-Kelimutu Krater Gölü,Endonezya

                      9-Sampolac Gölü,Filipinler

                 10- Reed Flute Gölü,Çin

                     11- Ohrid Gölü,Makedonya

                      12-Van Gölü(Van),Türkiye

                  13- Loisa Gölü,Kanada

                 14- Ashi Gölü,Japonya

                  15-Yansımalar Gölü,ABD

                 16-Salda Gölü(Burdur),Türkiye

               

DEYRULZAFARAN MANASTIRI-MARDİN

  Mardin'in Tarihi İnanç Merkezi"Deyrulzafaran Manastırı"

    Dinlerin,dillerin ve kültürlerin kavşak noktası olan Mardin'de,Mardin Ovasına hakim bir noktada konumlanmış,tarihi 5'inci yüzyıla kadar uzanan ve günümüze kadar çeşitli amaçlarla kullanılmış olan muazzam bir yapı "Deyrulzafaran Manastırı".3 kattan oluşan  tapınak,kale ve manastır olarak kullanılan  bu kadim ve etkileyici yapıya daha yakından inceleyelim.

                   

                                    Deyrulzafaran Manastırı ve Tarihi

 Günümüzde Süryani Kilisesi olarak ibadete açık olan ve birçok turistin  ziyaret ettiği bir mekan olan manastırın tarihi 5 yüzyılda başlamış  ve farklı zamanlarda yapılan eklentilerle son şeklini 18'inci yüzyılda almıştır.Manastır MÖ  Güneş Tapınağı daha sonra da Romalılar tarafından kale olarak kullanılmıtşır.Romalılar bölgeden çekilince Aziz Şleymun bazı azizlerin kemiklerini buraya getirerek kaleyi manastıra çevirmiştir.İlk zamanlar Manastır,Mor Şleymun olarak bilinirken zamanla çeşitli isimler alan Manastır,15.inci yüzyıldan sonra etrafında yetişen zafaran(safran) bitkisinden dolayı ya da diğer bir görüşte zafaran bitkisinin manastır inşasında kullanılan taşlara renk vermesi için kullanımından dolayı Deyrulzafaran Manastırı adını almıştır.Ayrıca yapı 2021 yılında UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesine alınmıştır.

   Deyrulzafaran Manastırı Mimarisi ve Bölümleri

Deyrülzafaran Manastırı Süryani sanatını ve mimarisinin en güzel örneklerini yansıtmaktadır.3 katlı olan Manastırın içerisindeki yapılarda taş işçiliği ve freskleri ile otantik bir ortam oluşturulmuştur.

Güneş tapınağı,Manastırın doğu kısmında yer alan tapınağın tavanı harç kullanılmadan,geometrik şekildeki büyük taşların iç içe geçirilerek yapılmıştır.Güneş tapınağında Süryani inancından önceki dönemlerde bölge halkı Güneş'e kurbanlar kesmiş ve ayinler düzenlemiştir.

Aziz Hananyo Kilisesi,6 yüzyılda inşa edilen kilise Süryani sanatının en güzel örneklerini yansıtmaktadır,Kilise günümüzde aktif olarak dini tören ve ayinler için kullanılmaktadır.

Mezarlık ve Azizler Evi,Manastırın önemli bir bölümü olan Mezarlık ve Azizler evinde geçmişten günümüze kadar gelen önemli Süryani azizlerinin mezarlıkları bulunmaktadır.

İYONYALILAR

    İlk Çağın En Gelişmiş Uygarlığı"İyonyalılar"

Günümüzde   İzmir ile Aydın illeri arasında kurulan,şehir devletleri şeklinde örgütlenmiş ve yaptığı ticaretin getirdiği refah düzeyi sayesinde gelişen İlk Çağın kadim uygarlığı İyonyalılar.Denizcilik,Tarım ve Demokrasi alanlarında gelişmiş olan uygarlık bünyesinde  birçok bilim adamını ve çokça tarihi yapıyı bünyesinde barındırmaktadır.Bu kadim Anadolu uygarlığına daha yakından bakalım.

İyon Şehir Devletleri ve Tarihi

Anadolu'da kurulan birçok Uygarlıktan biri olan İyon Uygarlığı,Milattan önce 1200 senesinde Akalar tarafından kurulmuştur.Batı Anadolu'da İzmir ve  Büyük Menderes Nehri arasında 12 şehir devleti şeklinde kurulan uygarlığın başkenti  Milet olarak kabul edilmektedir.En önemli şehir devletleri ise;İzmir,Foça,Efes ve Milet'dir.Çok tanrılı dine sahip olan uygarlığın  en önemli tanrıları Zeus'dur.

Demokratik ve Hukuk devleti özelliklerine sahip olan İyon Uygarlığı birçok farklı alanda kendilerini geliştirmişler ve Avrupa kültürünün özünü oluşturmuşlardır..Başta Deniz Ticareti,tarım,tıp,felsefe,sanat,tarih ve matematik alanlarında gelişmişlerdir.Hipokrat,Pisagor,Heredot,Thales ve Homeros gibi isimler bu uygarlıkta yetişmiştir.Ayrıca Fenikelilerden aldıkları alfabeyi düzenleyip geliştirerek günümüz Latin  alfabesini ortaya çıkarmışlardır.Edebiyatta dram,komedi ve destan türünde eserler vermişlerdir.Ünlü Homeros destanları bu dönemde yazılmıştır.

   

Mimaride İyon Düzeni denilen bir teknik geliştirmişlerdir.Bu teknikle İzmir,Foça gibi kentlerde saraylar,tapınaklar,heykeller ve tiyatrolar yapmışlardır.Bu tekniğin en güzel örnekleri Efes Harabeleri ve Artemis Tapınağıdır.

İyon Uygarlığının Bıraktığı Eserleri

Celsus Kütüphanesi

İzmir'in turistik mekanı Efes Antik Kentinde yer alan Celsus Kütüphanesi,Antik Çağ'ın en büyük üçüncü kütüphanesidir.Kütüphane ve anıt mezar şeklinde olan yapı mermer ürünlerle döşenmiştir,Günümüzde turistik ziyaretin yanında konser ve etkinlik alanı olarak kullanılmaktadır.

                                                                 Artemis Tapınağı

Dünyanın 7 Harikasından biri olan Artemis Tağınağı İzmir Selçuk'ta bulunmaktadır.Tapınak tanrıça Artemis adına yapılmıştır.Farklı inanç gurupları tarafından büyük saygı duyulan tapınak geçmişte  birçok mitolojiye,ritüele ve birçok dini uygulamaya ev sahipliği yapmıştır.